Hedefe Uygunluk İkesi: Öğretmenin sınıfta kullanacağı yöntem ve teknik amaca yani Kazanıma uygun olmalıdır. Amaca hizmet etmeyen her türlü yöntem ve teknik değersizdir. Örneğin empati kazanımı için rol oynama tekniği değilde anlatım tekniği kullanılırsa hedefe uygunluk ilkesi göz ardı edilmiş olur
Öğrenciye Görelik İlkesi: Öğretmen öğrencilerin seviyelerini ve hazırbulunuşluklarını göz önüne alarak dersini işlemelidir. Eğer seviyelerine uygun şekilde dersi anlatmazsa çocuklar dersten sıkılıp başka şeylerle ilgilenirler. Diyelim ki öğretmen üçüncü sınıf öğrencilerine karşı akademik bir dil kullanırsa muhtemelen öğrencilerin hepsi birbirine boş boş bakar
Yakından Uzağa İlkesi: Ders anlatılırken ilk önce öğrencinin çevresinden örnek verilerek başlanmalıdır. Daha sonra yakınında olmayan yerlerdeki objelerden de örnek verilebilir. Mesela konumuz “Türkiye’de bulunan iller” olsun. Öğretmen illeri tanıtırken ilk önce öğrencilerin ikamet ettiği ilin ismini vermeli sonra komşu illerin isimlerini vermeli daha sonra da aynı bölgede bulunduğu illerin isimlerini öğretmelidir.
Somuttan Soyuta İlkesi: İşlem öncesi çocuklar soyut düşünemediklerinden dolayı onlara somut örnekler vermek Kazanıma daha fazla hizmet eder. Örneğin öğretmen sayılar konusunu işlerken sayıları fasulyeler aracılığıyla öğretmelidir Çünkü sayı kavramı soyut bir kavramdır ama sayı kavramının fasulyelerle anlattığımızda soyut olan kavram somut hale gelir böylece amacımıza daha çabuk ulaşırız.
Bilinenden Bilinmeyene İlkesi: Öğretmen ders işlerken öğrencilerin bildiklerinden hareket ederek bilinmeyenleri öğretir böylelikle bilinmeyenleri bilinenlerin üstüne bina eder. Örneğin öğretmen çarpma işlemini anlatacağı zaman ilk önce toplama işlemini tekrar edip çarpma işlemini toplama işleminin üzerinden anlatmalıdır.
Ekonomiklik İlkesi: Bu ilkenin temel gayesi az zamanda çok iş başarmaktır yani bir taşla iki kuş vurmaktır. Öğretmenin seçeceği yöntem ve teknik hem zamandan tasarruf etmeli hem de maddi yönden tasarruf etmelidir
Basitten Karmaşığa İlkesi: Bu ilkeye göre öğretmen dersini işlerken ilk önce basit ifadeleri öğretmeli daha sonra basitten hareketle zor olanı yani karmaşık olanları öğretmelidir. Mesela İngilizce de filler geçmiş zamana göre çekimlenirken ilk önce düzenli fiiller çekimlenip öğretildikten sonra düzensiz fiillere geçilmelidir.
Hayatilik İlkesi: Öğretmen dersini işlerken konuyu günlük yaşamla ilişkilendirmeli ve günlük hayatta karşımıza çıkan örnekler vermelidir böylelikle öğrenciler konuyu daha iyi anlamış olurlar. Örneğin Sosyal bilgiler öğretmeni Özgür bey savaş konusunu işledikten sonra hemen yanı başımızda bulunan Suriye’deki iç Savaşı örnek vererek hayatilik ilkesine uygun davranmıştır
Güncellik İlkesi: Dersin kazanımları güncel olaylarla ilişkilendirilerek öğrencilerin hem konulara daha iyi anlaması hem de öğrencilere “bu kazanım günlük hayatta karşımıza çıkıyor” dedirterek konuyu daha ciddi bir şekilde dinlemeleri sağlanır
Aktivite İlkesi: Bu ilkeye göre öğrenci yaparak ve yaşayarak öğrenmeli ve yaptığı hatalardan ders çıkararak daha kalıcı öğrenmeler gerçekleştirmelidir. Böylece öğrenci işin içinde olduğundan dolayı hem ders öğretmenin tekelinde bulunmaz hem de derse canlılık kazandırılır. Mesela din kültürü dersinde tevekkül konusu işlenirken Öğrenciler elde bulunan metne göre rol yaparak bir canlandırma yapabilirler.
Bütünlük İlkesi: Öğretmen ders anlatırken öğrencinin sadece bir gelişim alanında değil bütün gelişim alanlarını göz önünde bulundurarak derisini anlatmalı ve hepsini tek tek geliştirmeye çalışmalıdır eğer bir alana yönelik çalışmalar yaparsa öğrenci ister istemez kendisinde eksiklik hisseder. Öğrencinin hem fiziksel gelişimini hem duyuşsal gelişimini hem zihinsel gelişimini hem de psikomotor gelişimini göz önünde bulundurmalıdır.